Mustafa Akyol bir röportajında, büyük elçilerden birinin ona şu sözleri söylediğini aktarmıştı. "Devlet, yüzyıl uğraşsa Türk Okulları gibi bir proje hazırlayıp hayata geçiremezdi. Gittiğimiz her ülkede bu okulların meyvelerini topluyoruz."
Evet bu okullar meyve vermiştir çünkü temelinde çile, sıkıntı, fedakarlık ve gözyaşı vardır.
Orta Afrika Cumhuriyeti Türk Okulunda öğretmenlik yapan bir ablamızın hikayesi bu. Kahramanlık destanı yazan binlerce öğretmen içinde sadece bir örnek. Her ne zaman biri "Haşhaşi" derse bu olayı hatırlar acı acı gülümserim...
Apandisti patlamak üzere olan Ablamız sancılar içinde kıvranmaya başlıyor. Yanındaki arkadaşları hemen hastaneye götürmek istiyorlar ama o bölgede zaten tek olan hastanenin de bir haftadır kapalı olduğunu öğreniyorlar. Maaşlarına zam isteyen doktorlar greve gitmiş!
Eğer tıbbi müdahale olmazsa apandist patlamalarının % 90 ölümle sonuçlanabiliceğini bildikleri için telaşla sağı solu arayıp dua istemeye başlıyorlar.
Bir yandan 41 Yasinler okunup Ya Şafiler çekilirken diğer yandan fiili sebeplere başvurma yolları aranıyor.
Okulun Müdürü, emanet kabul ettiği Hocahanıma sahip çıkmak için her yolu düşünüyor ama bir türlü işin içinden çıkamıyor. Türkiye'ye sadece haftada bir uçak var ve o da Fransa üzerinden aktarmalı! En yakın komşu ülkeye en erken bir günde gidilir, üstelik yollarda ciddi güvenlik problemi var.
Son çare olarak Müdür Bey, Hastahanenin Başhekimine haber gönderiyor " Gel bu ameliyatı yap, ne kadar para istersen veririz."
Başhekim gelsin diye açılan eller, "Eğer bu ablamıza birşey olursa artık kim Afrika'ya çocuklarını gönderir ki? Allahım buradaki hizmetlerin yüzü suyu hürmetine bize hayırlı bir kapı aç" diye yapılan dualar...
Birkaç saat sonra başhekim yanında bir hemşire ile çıka gelir. Hastahanenin kapısını açar, öğretmen ve yanındakileri içeri alır ve kapıyı arkadan kilitler.
Hastahanede elektirik yok. Narkoz, uyuşturucu yok. Bayıltmadan, uyuşturmadan, gaz lambasının ışığında ameliyat yapılır. Oradakiler de ablanın ellerini bacaklarını tutar! Sonra abla eve getirilir ve ağrı sızı içinde inleye inleye o günü atlatmaya çalışır.
Amacı Nam-ı Celili Muhammed-i yaymak olmazsa, dünyanın bütün servetini önümüze yığsalar böyle bir sıkıntıya katlanılmaz.
İslam'a hizmet yolunda zerre sıkıntı çekmeyip bu insanlara "Haşhaşi" diyenlere gelince, Allah'ın adaleti asla ıskalamaz!
Ameliyat olmak için bile narkoz bulamayan bu insanlara sen "Haşhaşi" dersen Abdullah Aymaz'ın tabiriyle "Allah bedeninde öyle bir ur, hastalık çıkarır ki, uyuşturucu almadan sabahlara kadar uyuyamazsın!"
Herşeyin en doğrusunu Allah bilir ama hikâye son derece tanıdık.
Psikolog SÇ
Gündem ve haber analizi, eğitim, kariyer, bireysel gelişim üzerine faydalı testler ve makaleler. Bireysel ve toplumsal sorunlara çözüm önerileri.
9 Temmuz 2016 Cumartesi
Haşhaşi Deyince; Narkozsuz Ameliyat
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Bu yorum yazar tarafından silindi.
YanıtlaSil